10 Ocak 2013 Perşembe

Abdullah Amcam Geldi...

Bu gün Abdullah amcam geldi. Ben Eylül ayında gittiğimden beri bahçeye gelmemiş. "Siz varken iyiydi, gelip gidiyordum. Konuşuyor, dertleşiyorduk, siz gittiğinizden beri bahçeye ilk defa geliyorum." dedi.    
Beraberce, oğlu Şener beyin bahçesine yaptığı barakaya gittik. 
Yaşlanmıştı biraz Abdullah amcam. İlk köye geldiğimde 75 yaşındaki Abdullah amcam 85 yaşına girmiş. "Butlarım ağrıyor." diyor bacaklarını kastederek. Bir de kulaklığını kaybetmiş geçenlerde. Marmaris'te hemşire olan kızı Ülker hanıma ısmarlamış yeni kulaklığını. Yarın akşam köye gelirken getirecekmiş Ülker hanım. 

Yüzü güldü beni görünce Abdullah amcamın. Ben de çok sevindim, halen ayakta dimdik olmasına Abdullah efenin.  
 Havanın iyi olmasına karşılık genede sobayı yaktı, üzerine üç tane patates koydum sobanın.

Çocukluğuma götürdü soba beni; eski oturduğumuz evler aklıma geldi, sobalar geldi aklıma.

Ne yapıyordum ben buralarda? Anamdan, babamdan, çocuklarımdan ayrı.. Bin kilometre uzaklarda ne işim vardı benim? diye düşündüm sessizce... Her ne kadar buralar benim olsa da eski zamanları hatırladım, annemin keman çalışları geçti bir an gözlerimin önünden. Zaman sağırlaştı, Abdullah amcamın kulakları gibi...

Babam geldi gözlerimin önüne, Sapanca gölünün kıyısındaki askeri gazino Kumbaz'ın tahta iskelesi gibi sallandım oturduğum sandalyede... Arifiye'den Sapanca'ya getiren trenlerden indi babam, dev gibiydi gözümde, askeri elbiseleriyle...

Mhrmh'la Dlr'nın seslerini duydum birden...
Tek odalı kulübede sobanın yaktığı odun çıtırtılarında geldim kendime...

Senjamin'i pencerenin kenarına koyarak, ölecekleri ölümsüzleştirdim, biz orada kalırken zaman hiç beklemeden geçmişe doğru aramızdan ayrılarak çekip gitti. ...

4 yorum:

Ahmet Haşim dedi ki...

insan hep arayış içindedir..kalabalıkta yalnızlığı,yalnızlıkta sesi,sıcakta soğuğu,kışın yazı...bunlar hiç bitmez.bittiğinde herşey bitmiş olur..geriye hoş bir sada kalır kalırsa, o kadar..o sadayı bırakmaya çalışalım biz..sevgiler...

Adsız dedi ki...

Ne tesadüf bugün sobanın bir belgeselini izledim. Tıpkı senin gibi bende maziye daldım bir süre. Zaman ne acımasız değil mi abi? Yıllar su gibi akıyor ve biz de bizden öncekiler gibi bir gün kaybolup gideceğiz.

mercan

ÇAĞATAY dedi ki...

Haşim ağabey, aynen dediğiniz gibi oluyor. İnşallah o sadayı bırakabiliriz.

ÇAĞATAY dedi ki...

Evet yenge, bir gün kaybolup gideceğiz.